Hekimlerin ihtiyacı meslek sendikası mı?

Şimdiden soralım. Sormakla kalmayalım, cevaplar arayalım, çözümler bulalım, birbirimize akıl-fikir ve omuz verelim.

Sağlık alanının ve başta hekimler olmak üzere çalışanlarının çok fazla sorunu var. Hekimler; yaşadıkları hak kayıplarına, mesleklerinin itibarsızlaştırılmasına, uğradıkları şiddete, sağlık alanının tümüyle ticarileştirilmesine karşı, halk sağlığını önceleyen bir sistemde emekleri sömürülmeden, gelecek kaygısı taşımadan, bilimsel ve etik ilkeler içinde hekimlik yapmak istiyorlar. Meslekleri, iş güvenceleri, özlük hakları, halkın sağlık hakkı, gelecekleri, ülkeleri için hep birlikte olmak ve mücadele etmek arzusundalar.

Taleplerinin gerçekleşebilmesinin ise bir arada olmak, örgütlü davranmak ve mücadele etmekten geçtiğinin her zamankinden daha fazla bilincindeler.

Hekimlerin üye olabilecekleri ve birlikte mücadele edebilecekleri meslek odaları, dernekler ile sendikalar var. Ancak yasal sorunlar bir yana, bu örgütlerin çeşitli nedenlerle tüm hekimlerin birliğini sağlayabilmeleri mümkün olamıyor. Hatta mevcut üyelerinin bile beklentilerine yanıt veremiyor, önüne koyduğu hedeflere tam olarak ulaşamama gibi sorunları bulunuyor.

Hekim sendikaları kuruldu mu?

Hekimlerin ve emeği ile geçinen herkesin hakları için mücadele etmeleri ve bu mücadelelerini bütünleşik kurumsal bir örgütlülük içinde yaşama geçirmeleri çok değerli. Kuşkusuz, demokratik niteliğe sahip, sözünü eyleme dönüştürebilen dernek ya da sendika adını almış her örgütlenme girişimi hekimlerin mücadelesine güç katar.

Uzun bir süredir "Hekimlerin ayrı sendikaları olmalı, hekimle hizmetli hiç aynı sendikada olur mu? Bizim pazarlık gücümüz daha yüksek!" gibi söylemlerle hekimlerin ayrı sendikal örgütlenmeler içinde yer almaları gerektiği tartışmaları sürdürülüyordu. Sonunda, hekim sendikaları oldukları iddiasıyla Hekim-Sen, Tabip-Sen, Hekim Birliği-Sen isimlerini taşıyan sendikalar kuruldu. 

Forum Sağlık 2023 Çağrı Metni: “Şimdiden soralım. Sormakla kalmayalım, cevaplar arayalım, çözümler bulalım, birbirimize akıl-fikir ve omuz verelim“ cümlesiyle bitiyor. Bu yazıda tartışmalarımıza zemin oluşturması için, hekim sendikaları hakkında kimi sorular sorup, beraberinde de yanıtlar vermeye çalışacağım. Öncelikle yanıtlanması gereken üç kritik soru var; Birincisi: Kurulanlar gerçekten hekim sendikaları mı? İkincisi: Amaç, hekimlerin birliğini sağlamak ise neden birbirine çok benzer üç ayrı sendika kuruldu? Üçüncüsü: Bu sendikalar hekimlerin birliğini sağlayabilirler mi?

İsimlerinde hekim geçse de hiç birisi hekim ya da meslek sendikası değil, sağlık ve sosyal hizmet işkolundaki yeni örgütlenmeler. Dolayısıyla adında hekim geçmesi sadece hekimlerin üye olabildiğini göstermiyor. Tüzüklerinde kimlerin üye olabileceği açıkça yazmaktadır. Hekim, hemşire, hizmetli, sosyal hizmet uzmanı, sağlık memuru, teknisyen vs. kısacası sağlık ve sosyal hizmet işkolundaki bütün çalışanlar üye olabilmektedir.

Buna rağmen kendilerini hekimlerin sendikasıyız diye lanse etmelerinin kuşkusuz bir arka planı var. Bilinçli ve sistemli olarak yanlış bilgilendirmeler yapılıyor. Kendilerine yanlış bilgi verildiği için sendikalara üye olan hekimlerin bu gerçeği bilmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Hekim sendikası kurduklarını iddia edenlerin, yasaların izin vermediği gerekçesiyle böyle bir yol izledikleri ve hekimler dışındaki sağlık emekçilerini üye yapmak gibi bir uğraşlarının olmadığı şeklindeki ifadeleri ise hiç inandırıcı değil.  Uluslararası hukuka açıkça aykırı olmasına rağmen, ülkemizde 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu meslek sendikacılığına izin vermemektedir. Kuşkusuz mücadele yasalara dayanarak, yasaların izin verdiği sınırlar çerçevesinde değil, fiili durum ve mücadeleyle kazanılan meşruiyet üzerinden sürdürülür. Çünkü haklar yasalardan önce gelir. Hatırlanacağı gibi her türlü yasaklamalara, engellemelere, baskılara rağmen kamu emekçileri, 90’lı yıllarda yürüttükleri fiili ve meşru mücadeleyle sendikalarını kurdular.

İsteyenler sadece hekimlerin ayrı sendikalarının olması için mücadelelerini elbette yürütebilirler. Ama sadece hekimlerin sendikası olduklarını iddia edenlerin tüzüklerinde ya da açıklamalarında bunu görmüyoruz. Yasaya uygun ya da değiltüzüklerine “sadece hekimler üye olabilir” yazma cesaretini bile gösteremiyorlar. Bu yönde bir mücadeleleri de yok. Eğer böyle bir niyetleri olsa yasalar izin vermese de hekim sendikası kurmak için fiili ve meşru mücadele yürütmeleri gerekmiyor mu?

Örgütlenmenin ya da birliğin tılsımı isminde değildir. Önemli olan doğru araçlarla doğru mücadele yöntemlerinin geliştirilmesidir. Sadece Hekim-Sen, Tabip-Sen, Hekim Birliği-Sen gibi isimler verildi diye birlik olunamayacağını, kalıcı örgütlenme sağlanamayacağını ve kazanımlar elde edilemeyeceğini birçok kez deneyimlemedik mi? Bu örgütlenmeler hekimlerin birliğini sağlamak bir yana daha da bölecek ve yürütülen mücadeleyi zayıflatacaktır.

Özetle; fikir ayrılıklarını gerekçe göstererek oluşturulan bu sendikaların hekimlerin birliğini sağlamaya yönelik olarak kurulduğu, sadece hekimlerin çıkarlarını savunacağı ve sadece hekimlerin sendikası olduklarını söylemeleri tam bir aldatmaca. Amaç hekimlerin birliğini sağlamak ise öncelikle bu üç sendika neden bir araya gelip tek bir sendika olarak çalışmalarını yürütmüyorlar?

TTB’ye mi alternatif olmak istiyorlar?

Bilinçli ve sistemli bir şekilde meslek örgütleri ve sendikalar zaman zaman birbirlerine alternatif yapılanmalar gibi gösterilmeye ve algılatılmaya çalışılmaktadır. Oysaki meslek örgütleri ile sendikalar farklı örgütlenmelerdir. Ortak noktaları olsa da görevleri, işlevleri, yetkileri çok farklıdır. Örneğin, Türk Tabipleri Birliği (TTB) hiçbir zaman bir sendika alternatifi değildir. Aile Hekimleri Derneği de öyle. Sendikalar da TTB'nin veya AHEF 'nin alternatifi değildir.

Her örgüt farklı gereksinimlerden doğmuştur. Sendikaların üye olmayanlar üzerinde hiçbir hukuksal yaptırımı hatta işlevi bulunmamaktadır. Oysa kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, mesleğe ilişkin faaliyeti yerine getiren herkesi kapsayacak deontolojik ilkeler ve kurallar getirirler. Bu kural ve ilkeler hükümet programı ile aynı yönde olmak zorunda değildir. İşte bu ayrılık, TTB ile gerilimin nedenlerinden biridir. Kamu kurumu niteliğinde olan TTB, hekimlik mesleğini gerektiğinde siyasal programa karşı da savunmaktadır.

TTB’ye alternatif olma çabaları TTB’yi çok fazla etkilemeyecektir. Her türlü saldırı ve yıpratma girişimlerine rağmen TTB, Türkiye'nin en güvenilir kurumları arasında üst sıralarda yer alıyor.

Kaldı ki TTB, bir demokratik kitle örgütü olarak hekimlere ve topluma karşı sorumluluklarını her zaman yerine getirmiştir/getirecektir.

TTB, “İyi Hekimlik”; TTB, “Hekim hakları mücadelesi”; TTB, halkın sağlık hakkı demektir. TTB, çağdaş, laik, bağımsız, özgür, demokratik, emeğin değerini bulduğu, barış içinde bir Türkiye mücadelesi de demektir.

İzlediği çizgiyle, yürüttüğü mücadeleyle yıllardır taammüden hedef alınmasına karşın TTB hala teslim alınamamıştır ve alınamayacaktır da.

Hekim sendikalarının kurulmasının arka planı

Her şeyden önce sağlık, bir ekip işidir. Örneğin; hekimi hemşireden, sağlık memurunu röntgen teknisyeninden ayırdığınızda sağlık hizmetini de parçalamış olursunuz. Bu mesleklerin her biri ayrı bir sendika kurduğunda mücadele de parçalanmış olur. Sadece bu açıdan bakıldığında bile meslek sendikacılığının özellikle sağlık alanında ne denli yanlış olduğu ortaya çıkacaktır.

Kimilerinin kurucu ve birçok üyesinin eski başhekim ve yönetici olması, tek dertlerinin AKP-MHP iktidarını korumak dışında bir amaçları yokmuşçasına TTB’ye saldırmaları, hekimlerin sonuç almaya yönelik kararlı mücadelesini bölmeyi, hükümetin yanlış politikalarının eleştirilmesini önlemeyi mi amaçlıyor diye düşünmek zorunda bırakıyor bizi.

Hepsinin tek bir merkezden yönlendirildiklerini en azından şimdilik söyleyebilmemiz mümkün olmasa bile isimleriyle “hekim” sendikalarının kurdurulmasının TTB mücadelesine saldırılar bütünün parçalarından biri olduğunu göstermiyor mu? Kamu çalışanları/emekçileri sendikalarının bugünkü durumu bunun apaçık örneği olarak karşımızda durmuyor mu?

AKP Genel Başkanı ve partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sürekli TTB’yi hedef alan açıklamalar yapıyor. Devlet Bahçeli, hemen tüm grup toplantılarında TTB’nin kapatılmasını istiyor. Pandemi koşullarında ve halkın TTB’ye güveninin çok yüksek olduğu bir dönemde iktidarın söylediklerinin gerçekleşmeyeceği çok açık. Bunu başaramayanların, değişik görüşteki yandaşlarına kurdurdukları sendikalarıyla TTB’yi ve mücadelesini zayıflatmaya çalıştıklarını görmek gerekli.

Sürekli olarak sorunların çözülememesinin nedeninin TTB olduğunu söyleyerek sorunun kaynağının TTB olduğu algısı yaratılmaya ve bu algı yönetilmeye çalışılıyor. Bilinçli olarak TTB’yi hedef gösteriyorlar. Hekimlerin yaşadığı sorunların çözülmemesinin birinci derecede sorumlusu siyasi iktidar değil mi? Bu gerçeğe rağmen bu örgütler sorunları sıralıyor, ancak asıl sorumluları özellikle neden işaret etmiyorlar?

Örgütsel birlik mutlak bir zorunluluk mu?

Ayrı örgütler kurmak bir yönüyle bölünmeye neden olabilir. Ancak her koşulda birlik olunmalı vurgusunu bir tahakküm aracı olarak kullanmak da doğru değil. Ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte bölünmeye örgütlerin tüzel kişilikleri üzerinden bakmamak ve birlik deyince sadece örgütsel birliği anlamamak gerekiyor. Örneğin bir meslek örgütü olarak TTB’nin henüz bir alternatifi yok. Bununla birlikte tüm hekimlerin birliği sağlanabilmiş ve aynı şekilde tüm üyeler üzerinde de tam bir ideolojik hegemonya da kurulabilmiş değil. Farklı farklı hekim örgütlerinin olması tüzel anlamda bölünmüşlüğün bir göstergesidir elbette. Asıl birlik ideolojik hegemonya ile sağlanır. Bu genel doğrular hekim adıyla kurulan sendikaların (en azından bazılarının) misyonunun gerek nitelik ve gerekse nicelik olarak özellikle TTB’yi zayıflatmak yoluyla mücadeleyi bölmek, parçalamak olduğu gerçeğini değiştirmez.

Siyaset yapmıyoruz yapmayacağız demeleri de tam bir aldatmaca. Hayatın kendisi siyaset, hak talep etmek de öyle…

Bu yeni sendikaları çeşitli siyasi eğilimlerin hayatın her alanında kendi örgütlenmelerini kurmak için adım attıklarını görmek gerekiyor. Kendi fikirlerini hâkim kılmak için kendilerine ait örgütlenmeler yaratmak istiyorlar. Elbette herkesin (eğer varsa) fikrini örgütleme özgürlüğü var. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü savunuyor olmamız, bu örgütlenmelerin arka planını anlatmamıza engel değil.

 

Birleşik Mücadele

Sağlıkta dönüşüm programı nedeniyle hekimlerin sorunları giderek artmaktadır. Örneğin, performans ve ek ödeme gibi iş yükünü arttıracak, 5 dakikada bir hasta bakmayı, gereksiz ameliyatları teşvik edecek bir sistemde hekimlerin gerek iş yükünün artması gerekse ekonomik ve özlük haklarında gerileme olması kaçınılmazdı ve kaçınılmaz olan sona artık gelindi. Böylesine sıkıntılı bir ortamda doğru örgütlenmeye ve mücadele etmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç yok mu?   

Geleceğin belirsizleştiği, krizler içinde umutların yitirildiği, çaresizliğin ve teslimiyetin hâkim kılındığı bir süreçte, sağlık ortamının durumunu ve hekimlerin sorunlarını anlamak ve çözümler üretmek her şeyden önce bütünü görmekten geçiyor.

Hekim sendikalarına (meslek sendikalarına) değil, ne istediğini bilen, etkin, bütünlüklü doğru ve kararlı bir mücadele hattı izleyen daha güçlü örgütlenmelere, daha güçlü sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikasına, hekim derneklerine ihtiyaç var.

Sonuç olarak bırakınız meslek ya da işkolu sendikacılığını, tüm çalışanların birliğini sağlayabilen, işkollarına sıkışmayan, yaşam alanlarında da örgütlenen ve fiili-meşru mücadeleyi merkeze koyan sendika dışı örgütlenmelere de ihtiyaç var.



Yorumları görüntülemek için giriş yapmalısınız.