Düşük Asgari Ücret Sağlığa Zararlıdır

Ülkemizde asgari ücret tartışmaları toplumu en çok etkileyen konuların başında geliyor.

Düşük Asgari Ücret Sağlığa Zararlıdır

Azınlığın geçici gelirinden çoğunluğun kaderine dönüşen asgari ücretin dünü-bugünü

Özgün Millioğulları & Emirali Karadoğan

Bugünlerde toplumu en çok meşgul eden konuların başında, her ne kadar görece yüzde 50 gibi yüksek oranda bir zam (net 4253,40 TL) tespit edilmiş olsa da asgari ücret tartışmaları yer almaktadır. 1894 yılında ilk kez Yeni Zelanda’da uygulanmaya başlanan asgari ücret sonraki yıllarda dünya genelinde uygulama alanı bulmuştur. Türkiye’de 1936 tarihli 3008 Sayılı İş Kanunu’nda ifade edilmekle birlikte uygulamaya geçmesi 1951 yılını bulmuştur. Uygulamaya geçmesinden bu yana üzerinde tartışmaların sürdüğü asgari ücretliler günümüzde dünya genelinde çalışanların yüzde 19’unu (yaklaşık her on çalışandan ikisi) oluşturmaktadır.

Ülkemizde asgari ücret tartışmaları toplumu en çok etkileyen konuların başında geliyor. Nasıl gelmesin ki; bugün çalışanların neredeyse yüzde 57’sinin (yaklaşık her on çalışandan altısının) ücreti durumunda. Bu yönüyle ülkemizde asgari ücret uygulaması dünya ortalamasının üç katı düzeyindedir. Eğer asgari ücrete yapılan zam oranı diğer çalışanların gelirlerinde de yapılmazsa bu oran daha da artacak gibi görünüyor. Asgari ücretle çalışanların oranı Hollanda, Belçika’da yüzde 3, Yunanistan, Çekya’da yüzde 4, Almanya, İspanya, Slovenya’da yüzde 5 kadardır. Avrupa’da en yüksek asgari ücret uygulaması yüzde 21 ile Romanya ve yüzde 20 ile Macaristan ve Portekiz’dedir.

Dünyada başlangıçta işgücünün çok küçük bir kısmının işe ilk giriş ücreti olarak sunulan asgari ücretin zamanla uygulama alanı genişlemiştir. Türkiye’de asgari ücretle çalışanların genişleme eğilimi çalışanların aleyhine olağanüstü düzeyde bozulmuş durumdadır. Öyle ki Avrupa’da çalışanlarının çoğunluğunun asgari ücret aldığı tek ülke Türkiye’dir.

Türkiye’de son 20 yılda siyasal iktidar düşük gelirlilere daha yüksek ücret artışı yönünde sözde “eşitlikçi” bir söyleme dayanarak asgari ücret üstünde ücretle çalışanlara daha düşük ücret artışı getirmiştir. Ancak bu söylemin pratik sonucu çalışanların geniş kesimlerini asgari ücretli haline getirmek olmuştur. Çalışan kesimler Türkiye’nin büyüme payından da mahrum edildiklerinden ulusal gelirden aldıkları pay da giderek azalmıştır.

Türkiye’de asgari ücretli çalışanların sayısındaki oransal artışın vehameti bununla da sınırlı değildir. Belki daha da vahimi Türkiye’deki asgari ücret düzeyinin euro/dolar bazında Avrupa’nın en düşük düzeydeki asgari ücret olduğu gerçeğidir. Yukarıdaki örneklerden hareket edersek Hollanda’da asgari ücret 1680, Yunanistan’da 758, Almanya’da 1544 euro’dur. Önümüzdeki aylarda tl-euro kuru ne olacak bilinmez ama bugünkü değeri ile Türkiye’de asgari ücret brüt 238, net 188 Euro düzeyindedir (21 Aralık 2021, 1 euro yaklaşık 15,00 TL). Türkiye’deki asgari ücret Hollanda’dakinin yüzde 14’ü, Yunanistan’dakinin yüzde31’i, Almanya’dakinin yüzde 15’i civarındadır. 

Ülkemizde asgari ücretle ilgili en temel iki talepten birincisi asgari ücretle çalıştırmanın genel çalışma biçimi olmaktan çıkarılması ve ikincisi belirlenen asgari ücret düzeyinin çalışanın kendisi ve ailesinin gereksinimlerini karşılayacak düzeye yükseltilmesidir.

Asgari ücret Türkiye’de artık çalışanların büyük kısmının temel ücreti haline geldiğinden en kritik sınıf mücadele alanlarından birisidir. Siyasi iktidar asgari ücret konusunda çalışanlar aleyhinde ve sermaye yanında dünyada eşi az görülür biçimde açık desteğini sürdürmektedir. Terazinin kefesi çalışanlar aleyhine bozulmuştur. Çalışanlar ancak kendi örgütlü yapılarından aldıkları güçle yürütecekleri sınıf mücadeleleri ile terazide kendi ağırlıklarını göstereceklerdir.  

Konuya açıklık getirmesi açısından durum tespiti yapmak gerekirse: 

•   Dünya genelinde çalışanların yüzde 19’u asgari ücret düzeyinde veya daha altında ücret almaktadır.

•   Türkiye, brüt 238, net 188 euro ile asgari ücretin en düşük olduğu ülke konumundadır. 

•   Türkiye’de asgari ücretle çalışanların sayısı 10 milyona yaklaşmıştır. Tüm çalışanların içindeki oranı yüzde 57’dir.

•   Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırının altındadır!

•   Asgari ücret tespit komisyonunun oluşumu çoğulcu ve demokratik değildir.

•   Asgari ücret tespit edilirken, işçiyi ailesi ile birlikte değil, yalnız olarak dikkate alınmaktadır.

•   Asgari ücret oranı ücretin dışında, tüm toplumu ilgilendiren farklı alanlardaki ödeme ve primleri de etkilemektedir.

Nasıl olmalı?

   Asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmalıdır, işçinin kendisi ve ailesi birlikte dikkate alınarak hesaplanmalıdır.

   Türkiye’de asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altındadır; asgari ücretin tespitinde bu durum gözardı edilmemeli ve asgari geçim ücreti olmalıdır.

   Asgari ücret artışı brüt değil, net olarak hesaplanmalı ve ödenmelidir.

   Asgari ücret sadece döviz ve altın karşısında değil tüketim malları karşısında da değer kaybetmiştir. Yüksek enflasyonun yanında asgari ücretten kesilen vergiler nedeniyle de hanelerin alım gücü düşmüştür. 2022 yılından geçerli olacak asgari ücretten ve diğer ücretlerin asgari ücret kısmından gelir ve damga vergisi kaldırılmıştır. Ancak bu da yeterli değildir. Asgari ücretin brütü net olarak ödenmelidir. Daha sonraki ücret miktarına uygulanacak gelir vergisi oranı yüzde 10’dan başlamalı ve vergi dilimlerinin arası açılmalıdır. 

   Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınarak refah payı eklenmelidir. 

   İşverenin sosyal güvenlik priminde yapılan indirimler, işçilerin sosyal güvenlik primlerine de uygulanmalıdır.

   Asgari ücret bütün işçi ve memurlar için ortak saptanmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücretin altında olmamalıdır.


Yorumları görüntülemek için giriş yapmalısınız.