Yükseköğrenime erişebilmek
100 Yıldan Öğrendiklerimiz
Üniversiteye başladığımda şehrin işçisinin, köylüsünün, memurunun çocuklarıyla şehrin kalburüstü ailelerinin çocuklarının eşitçe adilce bir arada aynı sıralarda eğitim alıyor olması beni çok duygulandırmış, tüylerimi diken diken etmişti. Aradan 3 sene geçti şimdilerde anlıyorum ki yanılmışım, sadece aynı sıralarda oturmuşuz adalet ve eşitlik olmadan. Dünden bugüne, artan yaşam maliyetleri ve derinleşen yoksullukla birlikte eşitsizlikler aşılması çok daha güç uçurumlara dönüştü.
Sosyal devletin sağlamakla yükümlü olduğu eğitimde fırsat eşitliği kavramı vardı, unuttuk ya da çoktan bu eşitsizliği kabullendik. Tıpkı cemaat yurdunda kalmaktan başka çaresi olmadığı için yaşamına son veren tıp fakültesi öğrencisi Enes’i unuttuğumuz gibi, tıpkı en temel ihtiyacı olan beslenme ihtiyacını karşılayamadığı için yaşamına son veren öğrenci arkadaşımız Sibel’i unuttuğumuz gibi. Unuttuk kabullendik...
Bazı çaresizlikleri unuturken bazılarından haberimiz dahi olmadı; çocuklarının hepsinin yükseköğrenime erişimini karşılayamayacağı için çocukları arasında tercih yapmak zorunda kalan ebeveyni, kardeşi yükseköğrenime erişebilsin diye kendi hayallerinden umutlarından geleceğinden vazgeçen genci, eğitimini sürdürebilmek için bütün ders yüküne rağmen part-time/full-time işlerde çalışmak zorunda kalan emeğiyle geleceğini inşa etmeye çalışan gencin mücadelesinden haberimiz olmadı. Ve daha niceleri... İsimler hikâyeler değişiyor, çaresizlik ve mücadele baki kalıyor. Çünkü ne yazık bu devirde yükseköğrenime erişebilmek daha bi sınıfsal.
Mücadele güzellemelerinden, politik yalanlardan ve vaatlerden bıktık! Mevcut şartlardan memnun olmayan, daha iyi şartlar isteyen ve bunu açıkça talep eden kuşağımıza talep ettiği imkânları sağlamak yerine tembel, şımarık, cahil gibi etiketler yapıştırıp sorumluluktan kaçan zihniyetlerden bıktık! Biz öğrenciler temel yaşam giderlerine kaygılanmak, temel haklar için mücadele etmek istemiyor; kendimizi gerçekleştirebilmek için -hakkımız olan- gerekli imkânların sağlanmasını istiyoruz.
Ancak görünen o ki bu köhne düzen en temel haklarımızı bile mücadele etmeden vermiyormuş bize. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılını geride bırakmaya hazırlanırken bu memleketin evlatları kendinin olanı almaya başlayarak işe koyulmalı.
Yorum Ekle
Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.