Hekim özerkliği hasta hakkıdır
Hastalanırsak
Türkiye’de hemşirelik: Meslekleşme süreci başlıklı Fikir Çemberi’nde Temmuz Gönç Şavran bir meslekten söz edebilmek için gereken koşulları sıraladı; kuşakların birbirine aktardığı bir gelenek, özerk karar verme yetkisi, güçlü bir meslek örgütü, eğitime ve uzmanlığa dair meslek örgütünün belirleyiciliği, mesleki etik denetim… Hemşireliğin meslekleşmesi için gerekenleri hekimliğin meslek olarak vasfına yani özerkliğine saldırı ve aşındırma çabası olarak da okumak mümkün mü? Dünya Tabipler Birliği ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi kuruldukları dönem ve “hafızaları” nedeniyle de hekim özerkliğinin hasta hakkı olduğunu vurguluyorlar. Özerklik sadece siyasi iktidarın görünen yüzüne karşı da değil. Örneğin finansman gereklerinden, sigorta şirketlerinden, tıbbi cihazcılardan da özerk olacak hekimler. Hekimin işi gücü hastasının iyiliği olacak ve diğer işleri de işi bu olanlar yapacak. Peki Türkiye’de sağlık hizmeti tıp biliminin gereklerine ve hekimin özerkliğini korumaya uygun mu örgütlendi? Örneğin hekimler 20 dakikalık bir muayene süresinin kendilerine ayrılmasını istiyorlar. Neden? Gelenekleri onlara bunun hastanın iyiliği için zorunlu olduğunu söylüyor. On dakikada iki hasta, günde yüzden fazla poliklinik dayatmasının bizi getirdiği yer kişi başı yılda on başvurudan, bir türlü teşhisimizin konamamasından, tedavi olamadığımızdan da anlaşılıyor aslında. Diğer yandan hekimin karar verirken kendi bilgisi, birikimi, tıbbi gerekler neyse ona göre karar vermesi bugün gerçekten mümkün mü? Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. Maddesindeki “tıbbi işlem” tanımına bir bakalım; “Hazine ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Bakanlıkça çıkarılacak yönerge ile belirlenen ve genel tıbbi işlemler puanına esas olan işlemler ile özellikli tıbbi işlemler puanına esas işlemler”. O halde tıbbi işlemin ne olduğuna geçtim hekimi Sağlık Bakanlığı bile karar vermiyor demek ki! Üstüne sağlık hizmeti satınalmacısı SGK’nın “finansmanı sağlanacaklar” listesini belirleyen Sağlık Uygulama Tebliği’ni yazan SUT alimleri var. Onlar ne derse o! Hekime göre değil onlara göre belirleniyor “endikasyon”. Hekim özerkliği, tüketici haline getirilen hastaların neyi istedikleri/doğru buldukları, idarecilerin keyfi, geri ödeme kurumlarının isterleri ve emekleri karşılığında alacakları ücreti belirleyen meşhur Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından tabir caizse kemirilmeye çalışılıyor. Peki hekimler bu koşullarda “hata” yaptığında ne oluyor? Sahne karartılıp spot ışıkları gözlerine tutuluyor; işte suçluyu bulduk diye bağırıyor arkadaki ekip. O halde hekim özerkliğinin korunup gözlendiği bir sağlık sisteminin nasıl mümkün olacağını arayıp tartışmak gerekiyor.
Yorum Ekle
Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.