Tarımsal üretim büyük ölçüde kadın emeğine dayanmaktadır. Hem üretim hem de yeniden üretimin sorumluluğunu yüklenen kadının iş yükü oldukça fazladır. Erkek emeğinin haneden ücretli iş için göç etmesi durumunda kadınların tarımın tüm yükünü üstlenerek, aynı zamanda mevsimlik, geçici tarım dışı işlerde çalışması kadınların çalışma zamanının ve iş yoğunluğunun artması anlamına gelmektedir. “Tarımın kadınlaşması” olarak tanımlanan bu olgunun geç kapitalistleşen birçok ülkede gözlemlendiğinden söz edilmektedir. Her ne kadar “tarımın kadınlaşması” kadını kırsalda daha görünür hale getirse bile, kadınların patriarkal ilişkiler nedeniyle güçsüz ve eşitsiz konumları devam etmektedir. Kadınların yapması gereken işler çok çeşitlidir. Tarımsal üretimde çalışmanın yanı sıra, hayvan ve bahçe bakımı, yakacak temini, gıda ve tüketim malzemelerinin üretimi kadının sorumluluğundadır. Ayrıca çocuk doğurup bakmak, hasta ve yaşlıların bakımını gerçekleştirmek, aile üyelerinin günlük yaşantıları ile ilgili hizmetleri gerçekleştirmek ve ailenin çocuklarının eğitimini düzenlemek de kadınların sorumluluğundadır. Üretim ve yeniden üretim faaliyetlerinin iç içe geçmişliği kadının gelir getirici üretim faaliyetlerinde emeğinin görünmezliğine neden olmakta ve gerçekleştirdikleri faaliyetler ev içi işlerinin uzantısı olarak görülmektedir. Bu nedenle kırsal alanda kadınlar daha çok “ücretsiz aile işçisi” olarak tanımlanmaktadır. Kadınların karşı karşıya kaldığı ağır iş yükü patriarkal ilişkiler çerçevesinde hem kadınların doğal görevi, hem de doğallaştırılmasının bir sonucu olarak değersiz, piyasa dışı olarak görülmektedir.
Diğer yandan kadını kırsal alanda güçsüz kılan noktalardan bir tanesi de mülksüzlüğüdür. Patriarkal yapı kırsal hanelerde miras paylaşımını da belirlemekte ve mirasın erkeğe devrine neden olmaktadır. Sermayesiz ve garantisiz kalan kadın sadece emeğini kullanır ve bu durum esas üreticinin erkek olarak benimsenmesini kolaylaştırmaktadır.
Tarım ve tarım dışı işlerde ücretli emek haline gelen kadınlar, ev içi işleri ve ücretsiz aile işçisi konumu nedeniyle emek piyasasında ikincil işgücü olarak güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmaktadır. Genel olarak toparlayacak olursak, hanenin işleyebileceği toprağı varsa, kadın hem evde hem tarlada hem de tarım dışı ücretli işlerde çalışarak farklı sömürü biçimlerine maruz kalmaktadır.