Şiddet ve kaynakları konusuna nedensel bir yaklaşım

Az okuyup çok izleyen, çok bakan ama az gören toplumlarda nedenlere yönelik soruşturmalar maalesef çok kısıtlı olur. Tolumun geneli sorunun kaynağını sorgulamaz, dolayısıyla ülkemizde olduğu gibi kısıtlı ve günü kurtarmaya yönelik hamleler çözüm olarak görülebilir. Yaşadığımız şiddeti sadece sağlıkta şiddet olarak değerlendirmek çözümden daha da uzaklaşmak anlamına gelir. Ülkemizde şiddet, tatmin olunamayan çözüme alternatif olarak bilinçaltımızda yerini almıştır. Hepimizin yakından bildiği ve zaman zaman çokça dillendirilen "birkaç tanesini sallandıracaksın bak bir daha yapılıyor mu.." yaklaşımı, ülkenin adalet konusunda ne kadar aciz durumda olduğunun net göstergesidir. İnsanların adalet mekanizması dahilinde verilecek hiçbir cezayı samimi ve caydırıcı bulmadığını, çaresizlik içinde tek çarenin ortadan kaldırmak olarak gördüğünü anlayabiliyoruz. Bunu çeşitlendirebiliriz, okullarda gençlerimiz hatta çocuklarımız arasındaki fiziki ve sosyal şiddet de bunun çarpıcı örnekleri. Hatta sorunun temel taşları olarak görülebilir. Çocuklarımıza çözüm arama konusunda doğru yolları gösteremediğimiz, empati ve konuşma ile sorunlarını çözemedikleri için şiddete başvuruyorlar.


Peki ne yapmalı?

1- Şiddeti doğru tanımlamalı: Şiddet her zaman fiziki olmak zorunda değildir. Psikolojik, sosyal, fiziksel vs..

2- Soruna daha nedensel ve çözüm odaklı bakmalıyız: Sorgulamayı daha az duygusal yapmalıyız. Şiddetin muhatabı zaman zaman biz sağlıkçılar olsak da çözümü cezacı değil, düzenleyici pratiklerle bulmaya çalışmalıyız. Toplumun genelinin düşünme ve dinleme yetisi kazanmasını sağlamak için projeler üretmeliyiz

3- Şiddeti çözüm olmaktan çıkaracak projeler üretmeliyiz: Şiddeti aylar ya da yıllar içinde bitiremeyeceğimizi görerek yola başlamalıyız. Şiddetin, çözüm olarak toplumun genlerinden çıkarılması ancak nesillerle olabilecek bir durumdur. Dolayısıyla sabırla ve inançla önümüzdeki nesiller için çabalamalıyız. 

4- Ülkedeki hukuk ve güçler ayrılığı konularında daha somut taleplerde bulunmalıyız. Çünkü insan, gözlemlediği şeyleri örnek almaktadır. Örneğin: güvenlik güçlerinin kendilerine verilen talimat ile uyguladıkları gözlem altına alma, etkisiz hale getirme fiili sonrasında yapacağı her bir fiil, güçler ayrılığı ilkesinin ihlalidir. Kişi etkisiz hale getirildikten sonra sorgulama, yargılama, ceza kararı ve cezanın uygulanması ayrı ayrı kurumların işidir. Suç ve suçlu ayırmaksızın bu konuda toplumsal tavrımız net olmalıdır.

Bir başka örnekle, siyasetin dilinin yumuşamasını, kişisel farklılıklara yönelik söylemlerin tamamının ortadan kalkmasını talep etmeliyiz.

5- Egemenlik kavramı toplumsal alanda farklılıklar noktasında doğru irdelenmeli.

6- En önemlisi, bu konuda ısrarla toplumun tamamını bir araya getirmeli, çözüm için ortak ve açık toplantılar düzenlemeli, toplantılar sadece panel sistemiyle değil insanların konuşması sağlanmalı, küçük gruplardan büyük toplantılara değişen ölçeklerde hazırlanmalı. 

Şiddetsiz bir yarın temennisiyle..


Yorumları görüntülemek için giriş yapmalısınız.