Kadınız, Yaşamdan ve Barıştan Yanayız-8 Mart Kadın Gündemli Paylaşımlar

S. Kablay kadınların çalışma hayatına ilişkin sorunlarını; çalışma hayatına girişi zorlaştıran süreçler, kadın olunması nedeniyle çalışma hayatında yaşanan ve çalışma hayatında kalmayı toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle zorlaştıran sorunlar olarak üç temel alanda incelenebileceğini belirtip bunlara örnekler verdi.

 M. Kayaduvar akademide kadın ve erkek çalışanlar açısından istihdam oranının yakın olduğunu (yarı yarıya) ancak kadınların akademik hiyerarşinin üst basamaklarına çıkmasında sorun yaşandığını, üniversitelerin erkek egemen yönetimlerinin yanı sıra kadınların cinsiyetçi baskıya da maruz kaldığının altını çizdi.

S. Erdoğdu, kadınların sendikal örgütlenme üzerine yazdığı PAY’da kadınların sendikalara, sendikaların da kadınlara gereksinimi olduğunu belirtti. Sağlık ve sosyal hizmetler alanının kadın ağırlıklı olmasına rağmen örgütlenme düzeyi ve sendika yönetiminde yer alma açısından kadınların dezavantajlı olduğuna dikkat çekti 

G. Yenimahalleli Yaşar savaşların yıkıcı etkisine dikkat çekerken özellikle 20 yüzyılın savaşlar açısından kan, soykırım ve cinsel sömürü nedeniyle başat konuma geldiğini belirtti. Kapitalizmin kriz, otoriter eğilimler ve sürekli savaşları kaçınılmaz kıldığına dikkat çekerken savaşın körüklediği erkek saldırganlığının kadınların cinsel şiddete uğramasına neden olduğuna, cinsel istismarın/tecavüzün bir savaş silahı olarak kullanıldığına dikkat çekti.

Y. Üçkuyu “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde 2023 Türkiye’sine Dair” başlıklı PAY’ında kapitalizmin yaşadığı krize karşı üretilen neoliberal politikaların kadınlar için; esnek istihdam, düşük ücret, sosyal hakların tasfiyesi ve emeğin yeniden üretiminde ağırlaşan yük anlamına geldiğine vurgu yaptı. Siyasal rejimin kadınlar açısından yarattığı sorunlara değindi.

N. Ciğerci Ulukan tarım sektöründe; tarımsal üretimin ağırlıklı olarak kadın emeğine dayandığını, üretim ve yeniden üretimde iş yükünün fazla olduğunu, erkeklerin ücretli iş için haneden göç etmesi durumunda tüm yükün kadınlara yüklendiğini belirterek “tarımın kadınlaşması” olgusuna dikkat çekti. Ayrıca kırsal alanda patriarkal yapının kadının mülksüzleşmesinin de nedeni olduğunu, sermayesiz ve garantisiz kalan kadının sadece emeğini kullanmak zorunda kaldığını belirtti.

Ç. Ünlütürk Ulutaş ise ILO 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin onaylanmasının sağlıkta şiddet ve işyerinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önleme mücadelesinde bir adım olabilir mi sorusunu tartıştı.

S. Kablay “Pandemi-Tele Çalışma ve Kadınlar” başlıklı PAY’da pandemi sonrası yaygınlaşan tele çalışma deneyiminin kadınlar açısından; teknoloji ve alt yapıya ulaşımda, uygun çalışma ortamının ve hijyenin sağlanmasında, sosyal hayatlarında kadınlar için pek çok olumsuz durum yarattığını belirtti. Pandeminin sınıfsal boyutunun yanı sıra toplumsal cinsiyet boyutu olduğuna da vurgu yaptı.


Yorumları görüntülemek için giriş yapmalısınız.