Meslek sendikacılığı, işkolu sendikacılığı, işyeri sendikacılığı vb. çeşitli sendikal örgütlenme modelleri dönem dönem farklı gerekçelerle tercih edilebiliyor. Ülkelerin örgütlenme çeşitliliğini önleyecek şekilde düzenlemeler yapması ise özellikle uluslararası kuruluşlar (ILO başta olmak üzere) tarafından eleştiriliyor.
6356 sayılı Yasa (işçi ve işverenler açısından sendikal örgütlenmeyi düzenleyen yasa) bu eleştiriler dikkate alınarak (!) bir meslek sendikacılığı yasağı ve Türkiye çapında örgütlenme zorunluluğu getirmese de örgütlenmenin işkolu düzeyinde olacağını belirterek, %1 gibi bir işkolu barajı getirerek ve toplu iş sözleşmesi yapabilmek için de bu barajı geçme zorunluluğunu düzenleyerek işkolunda örgütlenmeyi aslında zorunlu kılıyor.
Kamu görevlilerinin sendikalaşma ve toplu pazarlık hakkını düzenleyen 4688 sayılı Yasa ise daha eski tarihli olması ve 2821 sayılı eski Sendikalar Yasasını örnek alması nedeniyle 4. maddesinde sendikaların "hizmet kolu" (işkolu sendikacılığı) esasına göre ve Türkiye çapında faaliyette bulunabileceğini düzenlerken aynı maddenin ikinci fıkrası işyeri ve meslek sendikacılığını yasaklıyor. Yani tüzükte sadece meslek sendikacılığı yapılacağını ve o hizmet kolundaki diğer meslek gruplarını üye olarak kabul etmeyeceğini belirtmek olanaklı kılınmamış. Bu nedenle adlarında belli bir mesleğin adı olsa da bunu tüzüğe yazmak ve diğer mesleklerin örgütlenmesini engellemek zor görünüyor. Elbette o hizmet kolunda farklı meslek grubundaki kişilerin belli bir mesleğe işaret eden bir örgütte örgütlenmesi de beklenemez/beklenmemeli.
İşkollarında özellikle de nitelikli iş diyebileceğimiz işlerde mesleklerde bazı sorunlar farklılaşırken, bazen de o hizmet kolunda sorunlar ortaklaşıyor. Örneğin sağlık alanında çalışana yönelen şiddet sadece hekimlere yönelmiyor, tüm sağlık çalışanlarını etkiliyor. Ancak tam gün çalışma genelde hekimleri etkiliyor. Bazen düzenlemeler meslek grupları arasında sorun çıkmasına da neden oluyor. Örneğin performansa dayalı döner sermaye ödemesinde hekimlerin faaliyetleri baz alındığından onların çalışmasını arttırması ücretin artması anlamına gelirken diğer meslek grupları için bu çoğu zaman ücret artışı değil işyükünün artışı anlamına gelebiliyor. Hatta aynı meslek grubu içinde de sorun yaratabiliyor. Performans değerlendirilmesinde görünmez olan özellikle asistan hekimler için de işyükü, eğitim faaliyetlerine vakit ayıramama, mobing, işçileşme gibi anlamlara gelebiliyor, çalışma barışını bozabiliyor.
Bunlar sadece bazı örnekler. Dolayısıyla işkolu sendikaları- meslek sendikaları- işyeri sendikaları söz konusu olduğunda pek çok farklı konuyu da tartışmak gerekiyor.
Bunlardan bazılarını hızlıca;
-Örgütlenme özgürlüğü açısından durum,
-Sınıf açısından durum,
-Aynı işyerinde ekip çalışması içinde çalışan meslek grupları arasındaki ilişki açısından durum şeklinde sıralayabiliriz.
Tartışmak gerek.